İtalyan fotoğrafçı Eleonora Costi, ürpertici ve terk edilmiş bölgelerin fotoğraflarını çekmek gibi bir hobiye sahip. Fotoğrafçı geçtiğimiz günlerde Çernobil faciasından neredeyse 33 yıl sonra Çernobil Nükleer Santrali’ni ziyaret etti. Çektiği Çernobil fotoğrafları ve Eleonora’nın kendi ağzından gezisinin hikayesini yazımızın devamında okuyabilirsiniz.
“Yıllardır İtalya’da ve yurtdışında terk edilmiş villaların fotoğraflarını çekiyorum. Fotoğraflarımla iletişim kurmaya çalıştığım çürüme değil geçmişin ihtişamı. Amacım bu yerleri canlandırmak ve kaybolmadan önce güzelliklerini dünyaya duyurmak. Artık kimse bu yerlerin varlığını hatırlamıyor ve fotoğraflarımla onları canlandırmaya çalışıyorum.
Çernobil’deki projemin amacı aslında aynı, Çernobil ve Pripyat sakinlerinin yaşadığı ıstırabın fotoğraflarını inceleyenlerin kalplerini karıştırıp bu felaket dünyasını hatırlatmak istiyorum. Sahip oldukları her şeyi bırakmak zorunda kaldılar: kişisel eşyaları, evleri, işleri …
Nükleer felaketten 33 yıl sonra Mart 2019’da Çernobil’deydim. İki gün boyunca orada kaldım, nükleer reaktörden sadece 8 km uzakta konakladım.
Seyahatim sırasında bana Gammatravel ajansından uzman bir rehber eşlik etti. Alan güvenlik kontrolu atında gezerken ekstra bazı önlemler alınması gerekiyor. Özellikle, toprakta ve bazı nesnelerde radyoaktif risk devam ediyor. Bbu yüzden burada ana kural hiçbir şeye dokunmamak. Deneyimim sırasında radyasyonu ölçen bir cihazla donatıldım. Ek olarak, radyasyondan etkilenmiş olup olmadığınızı öğrenmek için bölgeyi terk ettiğinizde bazı ayrıntılı kontroller de yapılıyor. Ayrıca ziyaretinizin sonunda, kullandğınız ayakkabılarınızı da atmanızı tavsiye ediyorlar.
Beni en çok etkileyen şey alanın büyüklüğü idi. Pripyat’u her zaman küçük bir kasaba olarak hayal etmiştim ama öyle değilmiş. Şehirde büyük oteller, tiyatrolar, hastaneler, birçok okul mevcutmuş. Şimdi tüm bu gri binalar sessizlik ve bitki örtüsü ile çevrili. Gerçekten etkileyici.
Bana en büyük ıstırap duygusunu veren binaları fotoğraflamaya karar verdim. Binaların içide aniden her şeyin nasıl bırakılıp gidildiğini görebilirsiniz. Afet sakinlerine birkaç gün sonra geri dönebilecekleri söylendikten sonra bunun yerine tüm malları sonsuza dek orada kaldı.
Bu deneyim beklediğimden daha heyecan verici ve ilgi çekici oldu. Issız sokaklarda dolaşmak, binalara girmek veükleer reaktör binasını kapsayan devasa bir çelik ve betonu görmek inanılmaz bir deneyimdi.”